6 Ekim 2012 Cumartesi

KİMLİKSİZ SANDALYELER..

2009 yılında meltem hocamızın isteği üzerine yapılan bi çalışma bu.
biz yaparken çok eğlenmiştik,,,

şimdi de 1.İstanbul Tasarım Bienalinde sergilenmeye hazırlanıyorlar,,,






 ‘hasta sandalye’
Philippe Stark’ın söylediği gibi ‘tasarım artık bitti’…
‘tasarımcı her ortaya koyduğu ürün için sorumluluk taşıyor tasarlarken gerçekten gerekli midir yanıtını aramalıyız…’ mesajı saklı sargı bezlerine sarılmış hasta imajının arkasında…

                                   meltem eti proto....
‘babaanne’Gaetano Pesce’ye övgü ‘babaanne’ sandalye…“Plastik sandalye ucuz ve depolanabilir olması sayesinde hayatımıza kolayca girdi.. sıklıkla tercih edilen bu sandalyeyi daha kullanışlı hale getirmeye çalıştım… Plastik sandalyenin mevcut özelliklerinin aksine bir görüntü elde ettim sanıyorum..Sandalyeyi yorumlarken daha sıcak, rahat olsun ve oturan kişiyi sarsın istedim…tıpkı babaannelerimizin ördüğü battaniyeler gibi.”

‘grovier chair’Yenebilecek bir tad kazanan ‘grovier chair’ monoblok plastik sandalyeye Yavuz İnan’ın ironik bakışı…

‘yokoluş’ ‘eskiz’ sandalye
Kavramsal kategoriler, sosyal gerçeklikle örtüşmediğinde, birey ile onu sarmalayan dünya arası ilişkinin niteliği önem kazanır, bu durumda hangi kişinin hangi sembole ne tür bir anlam atfettiği üzerinde durarak farklı yaşam ve düşünüş tarzlarının, bu tür bir etkileşimsel süreç içinde nasıl anlaşılması gerektiğinin altını çizerler. Kişisel yorumlar üzerinde siz izleyenler olarak kiminin yücelttiği kiminin tutkulaştırdığı kiminin ise yok etmek isteyişi ve bir çok farklı düşünce karşısında bu soruya cevabınız nedir..? 
‘yeniden doğuş’değersiz, sıradan bir forma sahip plastik sandalye altın varaklanarak değerli ve az bulunur bir kimlikle ‘yeniden doğdu’

‘yatır-plast’… amaç plastik sandalyeye bir kimlik; daha doğrusu kimliksiz bir karaktere farklı bir bakış açısı getirerek yeniden tasarlamaktı… Plastik; kendi içerisinde değeri olan bir madde olsa da, mobilya ile bütünleştirildiğinde mobilyaya ya da eşyalara kattığı değer tek başına elde ettiği anlamdan fazlasını yükleyemiyor… plastik sandalyeyi mumla kaplayarak, ona bir yatır, türbe gibi tinsel bir kavram yükleyerek bir anlamda plastik sandalyeyi; birçok insanın değer verip medet umduğu mistik bir objeye dönüştürmeyi denedim…

‘tutku’Seri üretimin bir parçası, estetik açıdan bir değeri olmayan, hergün kullandığımız ve görmek zorunda kaldığımız bu sıradan oturma elemanını coşku, ihtiras ve haz uyandıran tahrik unsuru olan bir nesneye dönüştürüp izleyiciyi etkilemek ona yaklaşma ve sahip olma isteği uyandırmak istedim. ‘tutku’ yapım aşamasında oluşturduğu arzuya dayalı interaktif iletişim sanatsal bir performansa dönüşmüştür. 
‘pavela’
Pavela’ Campana kardeşlerin gecekondu anlamına gelen ahşap artıkları ile kaplanmış ‘favela’ 
sandalyesinin korsan üretimi…

‘pasha’asil-sıradan… fakır-zengın… ucuz-pahalı… sadrazam-pasha …

İŞTE BU DA BENİM YATPTIĞIM
KİMLİKSİZ SANDALYEM...CARMEN
‘Carmen’
bi kadın misali…sevmek belkı de, en naif duyguyla…ve içten bi dilek.. ve susmak, sessizlik içinde kaybolmak…ve bi surette tekrar dogmak, var olmak hayatta ve tek ifade… bu benim…



.
NOT:SANDALYELERİN HEPSİNİ  PAYLAŞAMADIĞIM İÇİN   ÜZGÜNÜM...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder